23 Aralık 2016 Cuma

Sevim'den İnci Ablasına










Sevgili ve saygı değer İnci Ablacığım,

Göndermiş olduğunuz sizler kadar kıymetli mektubunuzu aldım. Şu anda işten geldim. Evde kimse yok. Tabi Abidin açıp okumuş, bende okudum. Mektubunuz beni çok ihya etti. İnanın bir dost mektubuna çok ihtiyacım var. Gözlerim ışıldadı. Ablacığım, eşinin kızamığına çok üzüldüm, çok büyük geçmiş olsun. Behiye hanım içinde .ok üzüldüm. Allah şifalık versin. Başka ne diyebiliriz? Bende iş başı yapalı 15 gün oldu.

Abla size içimi dökmek, biraz dertleşmek ihtiyacını duyuyorum. İnanın şu koca Almanya'da yapayalnız, kimsesizim. Allah'tan başka hiç ama hiç kimsem yok burada. Tabi orada sizler varsınız ama şu anda bir dostum tesellisine çok ihtiyacım var. Meraklanmayın, her şeyi yazacağım. Size her şeyi baştan anlatayım. Ben oraya gelmeden evvel 1 ay önceydi. Bir aile ahbaplarımız var, onlar geldi eve, yanlarında bir kadın.  Kadını tanıştırdılar.

Benim arkadaşın Bursa'dan arkadaşıymış (kendisi Bursalı). İyi bir kadına benzettim. Oturup gittiler. Bir gün o tanıştıkları kadın bize geldi. Benim arkadaştan çok dert yandı. Kendisine hizmetçi muamelesi yapıyorlarmış karı koca.

Benim arkadaşın kocası da "seni seviyorum" filan demiş. Neyse bize dedi ki "ne olur bana bir yol gösterin, o evde fazla kalamayacağım." Abidin dedi ki "kızım sana ev tutalım", "yok ben yalnız oturamam, yalnız bir kadını rahat bırakmazlar". (Kendisi evli, bir kızı var 7 yaşında. Kocası burada 6 ay kalmış. Polis geri göndermiş). Bizde dedik ki "kızım çok darda kalırsan gel buraya".

Yine bir kaç gün sonra cumartesi yatıyorum, kapı vurulmuş. Bir de baktık ki valizlerini toplamış gelmiş. İki gözü iki çeşme ağlıyor. "Ayaklarınızın altını öpeyim beni yanınıza alın" dedi. Hoş geldin dedik. Neyse bizde kalmaya başladı. O da çalışıyor bende. Abidin evde. Bir gün babamlardan mektup geldi. Gerisini anlatmaya lüzum yok. Neden geldiğimi biliyorsunuz.

Neyse ben döndüm, havaalanında Abidin ile ikisi beni karşıladılar. Eve geldik. Biz odamıza girdik, yattık (evimiz 2 oda). Abidin bana dedi ki "Sevim sana bir şey söyleyeceğim fakat olgun davranmanı, makul karşılamanı istiyorum." "Söyle" dedim.  "Ee ben Adaletin ırzına geçtim" dedi.

O anda dünya başıma yıkıldı. "Ee ne olacak?" dedim. "İşte makul ol, üçümüz bir arada geçinelim ömür boyu" demez mi? Ben şok geçirdim, bayılmışım. Bu Adalet'i kaldırdı. Neyse beni ayılttılar. Kadın gidip yattı. Dedim ki "Peki bu kadın nasıl benim ona gösterdiğim yakınlığa karşı bu kalleşliği yaptı?". "E sen gittiğin gün yaş gününe gittikte, sarhoş döndük, sarhoşluk neticesinde oldu". Dedim ki "ondan sonrası?". "İşte bir keresi de on keresi de. Fakat bundan sonra hiç bir şey olmayacak. Gel bu meseleyi aramızda halledelim. Kimse duymasın". (Sonradan öğrendiğime göre, herkese abi ben artık iki karılı oldum. Demişler ki, peki Sevim kabul edecek mi? Eder eder, etmeyip de ne yapacak? Eşek gibi kabul edecek).

Dedim ki "bak Abidin, madem böyle bir halt karıştırdın. Gönder bu kadını her şeyi unutalım". "Hayır efendim burada kalacak." Bende dedim ki "madem onu bırakmıyorsun. Ben gideceğim". "Hayır sen gidemezsin, sen bu evin direğisin. Benim kahrımı senden başkası çekemez. Falandı, filandı. Ben oraya gelirken kadından 1.000 mark almıştım. İşte kadının ırzına geçtim. Parasını aldım. Kıçına nasıl tekme vururum".
Böyle konuşa konuşa sabahı ettik. Birde sabah sabah misafir gelmez mi? O günü öyle geçirdi. Akşam "Ne düşünüyorsun oğlum, ben gideceğim" dedim. Münakaşa etti. Tabi sıfır sıfır elde sıfır. Bu sırada istirahat aldım doktordan. O şekilde çalışamazdım. Yattık. Abidin dedi ki "git bak şu kadın ne yapıyor?" Baktım gitmiş. Ertesi gün oldu. "Ne yapalım gittiyse, anasını .... bilmem ne yapayım" dedi. Kalktık. Bir arkadaşlara gittik. Baktık ki orada. Abidin onu görünce sırıtmaya başladı. "E hadi kalk eve gidelim" dedi. Abidin'de "hadi hadi naz yapmada gidelim" dedi.

Bir ara kadın dışarı çıktı. Meğer kaçmış. Tuttuk eve geldik. Yine çene çene girdim içeri. "Bana bak" dedim, "erkek dediğin senin gibi olmaz, senin yaptığın adilik. Ne istiyorsun benden? Bırak gideyim. Sonra ayrılırız. Senden 2 çocuktan başka bir şey istemiyorum. Nafakada istemiyorum. Evinde senin olsun".

Dedi ki "çocukları aklından sil. O kadını eğer bırakırsam aynı dakikada senide kovucam, çocukları da yetimhaneye veririm sana vermem" dedi. Ertesi gün oldu, "ben bir yere kadar gidiyorum" dedi. Çıktı gitti. Tabi nereye gittiğini sizde tahmin edersiniz. İşte o gün size mektup yazdım. Teybi açtım, likörü koydum masaya. İnan ki tam bir buhran içindeydim. Akşama kadar düşündüm, Abidin geldi. Bunu görünce inanın ki her hareketimle alay eder gibi, hemen yatak odasına girdim. Ecza dolabını açtım. O içeride oturuyordu. 60 tane hap içtim. O içeri girdi. Tüpü koynuma soktum.

"Hadi yatalım" dedi, yattık. Tüpü gördü, "ne kadar içtin" diye bağırmaya başladı. Ben dedim ki "içinde kalmamış, içmedim", çocukların üzerine yemin ettirdi. Bende "içtim" dedim. Hemen yoğurt getirdi. Bir kaşık aldım ağzıma aman midem bulanıyor diye içeri koştum, sanki istifra etmiş gibi. Geri döndüm tabi ki inandı. Tabi bende yavaş yavaş ilaç tesirini göstermeye başladı. Müthiş titreme ve uyku. İnan İnci Abla şu an düşünüyorum da ölseymişim. Binim için daha hayırlısı olurmuş. Yavrularımı söyleyeceksiniz, sanki yaşasam ayrılsam onları bana verir mi, kendiyle birlikte onları da süründürecek.

Neyse, bir ara Abidin uyanıp beni uyandırmak istemiş. Tabi ben kendimden geçmişim. Cankurtaran çağırmış. Hastaneye yatırmışlar beni. Tam dört gün komada kalmışım. Ben hastaneye gidiyorum diye senin ki dosdoğru kadını alıp eve getiriyor. Ben çıktığım gün kadın gidiyor. Abidin geldi beni almaya. Hastanede kaldığım sürece hiç ziyaretçi sokturmadım. Tabi ayıldıktan sonra "kimseyi görmek istemiyorum" dedim. Hastaneden imzayla çıktım. Yolda Abidin dedi ki "E söyle bakalım, fikrini değiştirdin mi?" deyince benim tepem attı. Daha yürüyecek halim yok, adam bana hala teklifler düşünüyor.

"Bana bak" dedim, "bana hiç mani olma ben gidicem" dedim. Eve geldik, sözde beni yatıştırıyor. "Ee Sevim sen gittin, bende gittim, Adaleti getirdim. Bu sabah senden korktuğu için gitti. Bak işte kızım bu kadına karşı benim hiçbir ilgim yok. İşte gidecek yeri yok. Parasını verelim. Bir de hamile çocuğunu düşürsün". Neyse İnci Ablacığım, sizlerin başınızı daha ağrıtmayayım. Kadın kendi kendine çocuğu düşürmüş. Abidin küplere bindi. Nasıl düşürürmüş, ben ona erkek evlat vermemişimde o ona erkek evlat doğuracakmış.

Bu kelimesi beni her şeyden çok yıktı. Kadın şimdi hastanede. Zaten iç hastalığı varmış. Çocuk düşürünce afedersin bir koku bir koku. Kanamada var. Hemen hastaneye yatırmışlar. Diyeceksin ki ne zaman hamile kaldı? Gününden 10 gün geçmiş vallahi. Bende bir şey anlamadım.

Şimdi Abidin her gün ziyaretine gidiyor. Benden güzel olsa belki bu kadar kahrolmazdım. İnanın boyu benden kısa, çirkin bir şey. Zaten güzel olsaydı benden, onu eve sokmazdım. İnanın ki şu erkeklerden çok nefret ediyorum. Bende işe başladım. Bıraktım kendi haline. Afedersin bu zamanda doğru kadın erkeğe yaranmıyor, öyle adiler yaranıyor. Beni anlıyorsun değil mi İnci Abla?
Senin beni anlayacağını tahmin ettiğin için yazıyorum. Vicdanım elverse bende ondan öyle bir intikam alırım ki öyle birisiyle olacak ki ondan kat kat  üstün ama ben kocam için namus taşımıyorum.


Neyse ablacım, Betül hanım teyze kusuruma bakmasın. Hatırını soramadım. Çok moralim bozuk. Satırlarıma istemiyerek son verirken hepinizi ayrı ayrı yanaklarınızdan öperim. Sizi en yakını kadar çok seven kardeşiniz Sevim. Acele cevap. 

1 yorum: