Sevgili ve saygı değer İnci
Ablacığım,
Göndermiş olduğunuz sizler kadar
kıymetli mektubunuzu aldım. Şu anda işten geldim. Evde kimse yok. Tabi Abidin
açıp okumuş, bende okudum. Mektubunuz beni çok ihya etti. İnanın bir dost
mektubuna çok ihtiyacım var. Gözlerim ışıldadı. Ablacığım, eşinin kızamığına
çok üzüldüm, çok büyük geçmiş olsun. Behiye hanım içinde .ok üzüldüm. Allah şifalık
versin. Başka ne diyebiliriz? Bende iş başı yapalı 15 gün oldu.
Abla size içimi dökmek, biraz
dertleşmek ihtiyacını duyuyorum. İnanın şu koca Almanya'da yapayalnız,
kimsesizim. Allah'tan başka hiç ama hiç kimsem yok burada. Tabi orada sizler
varsınız ama şu anda bir dostum tesellisine çok ihtiyacım var. Meraklanmayın,
her şeyi yazacağım. Size her şeyi baştan anlatayım. Ben oraya gelmeden evvel 1
ay önceydi. Bir aile ahbaplarımız var, onlar geldi eve, yanlarında bir kadın. Kadını tanıştırdılar.
Benim arkadaşın Bursa'dan arkadaşıymış
(kendisi Bursalı). İyi bir kadına benzettim. Oturup gittiler. Bir gün o
tanıştıkları kadın bize geldi. Benim arkadaştan çok dert yandı. Kendisine hizmetçi
muamelesi yapıyorlarmış karı koca.
Benim arkadaşın kocası da "seni
seviyorum" filan demiş. Neyse bize dedi ki "ne olur bana bir yol
gösterin, o evde fazla kalamayacağım." Abidin dedi ki "kızım sana ev
tutalım", "yok ben yalnız oturamam, yalnız bir kadını rahat
bırakmazlar". (Kendisi evli, bir kızı var 7 yaşında. Kocası burada 6 ay kalmış.
Polis geri göndermiş). Bizde dedik ki "kızım çok darda kalırsan gel
buraya".
Yine bir kaç gün sonra cumartesi
yatıyorum, kapı vurulmuş. Bir de baktık ki valizlerini toplamış gelmiş. İki gözü
iki çeşme ağlıyor. "Ayaklarınızın altını öpeyim beni yanınıza alın"
dedi. Hoş geldin dedik. Neyse bizde kalmaya başladı. O da çalışıyor bende. Abidin
evde. Bir gün babamlardan mektup geldi. Gerisini anlatmaya lüzum yok. Neden geldiğimi
biliyorsunuz.
Neyse ben döndüm, havaalanında
Abidin ile ikisi beni karşıladılar. Eve geldik. Biz odamıza girdik, yattık
(evimiz 2 oda). Abidin bana dedi ki "Sevim sana bir şey söyleyeceğim fakat
olgun davranmanı, makul karşılamanı istiyorum." "Söyle" dedim. "Ee ben Adaletin ırzına geçtim" dedi.
O anda dünya başıma yıkıldı.
"Ee ne olacak?" dedim. "İşte makul ol, üçümüz bir arada
geçinelim ömür boyu" demez mi? Ben şok geçirdim, bayılmışım. Bu Adalet'i
kaldırdı. Neyse beni ayılttılar. Kadın gidip yattı. Dedim ki "Peki bu
kadın nasıl benim ona gösterdiğim yakınlığa karşı bu kalleşliği yaptı?".
"E sen gittiğin gün yaş gününe gittikte, sarhoş döndük, sarhoşluk
neticesinde oldu". Dedim ki "ondan sonrası?". "İşte bir
keresi de on keresi de. Fakat bundan sonra hiç bir şey olmayacak. Gel bu
meseleyi aramızda halledelim. Kimse duymasın". (Sonradan öğrendiğime göre,
herkese abi ben artık iki karılı oldum. Demişler ki, peki Sevim kabul edecek
mi? Eder eder, etmeyip de ne yapacak? Eşek gibi kabul edecek).
Dedim ki "bak Abidin, madem
böyle bir halt karıştırdın. Gönder bu kadını her şeyi unutalım".
"Hayır efendim burada kalacak." Bende dedim ki "madem onu
bırakmıyorsun. Ben gideceğim". "Hayır sen gidemezsin, sen bu evin
direğisin. Benim kahrımı senden başkası çekemez. Falandı, filandı. Ben oraya
gelirken kadından 1.000 mark almıştım. İşte kadının ırzına geçtim. Parasını aldım.
Kıçına nasıl tekme vururum".
Böyle konuşa konuşa sabahı ettik.
Birde sabah sabah misafir gelmez mi? O günü öyle geçirdi. Akşam "Ne
düşünüyorsun oğlum, ben gideceğim" dedim. Münakaşa etti. Tabi sıfır sıfır
elde sıfır. Bu sırada istirahat aldım doktordan. O şekilde çalışamazdım. Yattık.
Abidin dedi ki "git bak şu kadın ne yapıyor?" Baktım gitmiş. Ertesi
gün oldu. "Ne yapalım gittiyse, anasını .... bilmem ne yapayım" dedi.
Kalktık. Bir arkadaşlara gittik. Baktık ki orada. Abidin onu görünce sırıtmaya
başladı. "E hadi kalk eve gidelim" dedi. Abidin'de "hadi hadi
naz yapmada gidelim" dedi.
Bir ara kadın dışarı çıktı. Meğer
kaçmış. Tuttuk eve geldik. Yine çene çene girdim içeri. "Bana bak"
dedim, "erkek dediğin senin gibi olmaz, senin yaptığın adilik. Ne istiyorsun
benden? Bırak gideyim. Sonra ayrılırız. Senden 2 çocuktan başka bir şey
istemiyorum. Nafakada istemiyorum. Evinde senin olsun".
Dedi ki "çocukları aklından
sil. O kadını eğer bırakırsam aynı dakikada senide kovucam, çocukları da
yetimhaneye veririm sana vermem" dedi. Ertesi gün oldu, "ben bir yere
kadar gidiyorum" dedi. Çıktı gitti. Tabi nereye gittiğini sizde tahmin
edersiniz. İşte o gün size mektup yazdım. Teybi açtım, likörü koydum masaya. İnan
ki tam bir buhran içindeydim. Akşama kadar düşündüm, Abidin geldi. Bunu görünce
inanın ki her hareketimle alay eder gibi, hemen yatak odasına girdim. Ecza dolabını
açtım. O içeride oturuyordu. 60 tane hap içtim. O içeri girdi. Tüpü koynuma
soktum.
"Hadi yatalım" dedi,
yattık. Tüpü gördü, "ne kadar içtin" diye bağırmaya başladı. Ben dedim
ki "içinde kalmamış, içmedim", çocukların üzerine yemin ettirdi. Bende
"içtim" dedim. Hemen yoğurt getirdi. Bir kaşık aldım ağzıma aman midem
bulanıyor diye içeri koştum, sanki istifra etmiş gibi. Geri döndüm tabi ki
inandı. Tabi bende yavaş yavaş ilaç tesirini göstermeye başladı. Müthiş titreme
ve uyku. İnan İnci Abla şu an düşünüyorum da ölseymişim. Binim için daha
hayırlısı olurmuş. Yavrularımı söyleyeceksiniz, sanki yaşasam ayrılsam onları
bana verir mi, kendiyle birlikte onları da süründürecek.
Neyse, bir ara Abidin uyanıp beni
uyandırmak istemiş. Tabi ben kendimden geçmişim. Cankurtaran çağırmış. Hastaneye
yatırmışlar beni. Tam dört gün komada kalmışım. Ben hastaneye gidiyorum diye
senin ki dosdoğru kadını alıp eve getiriyor. Ben çıktığım gün kadın gidiyor. Abidin
geldi beni almaya. Hastanede kaldığım sürece hiç ziyaretçi sokturmadım. Tabi ayıldıktan
sonra "kimseyi görmek istemiyorum" dedim. Hastaneden imzayla çıktım. Yolda
Abidin dedi ki "E söyle bakalım, fikrini değiştirdin mi?" deyince
benim tepem attı. Daha yürüyecek halim yok, adam bana hala teklifler düşünüyor.
"Bana bak" dedim,
"bana hiç mani olma ben gidicem" dedim. Eve geldik, sözde beni
yatıştırıyor. "Ee Sevim sen gittin, bende gittim, Adaleti getirdim. Bu sabah
senden korktuğu için gitti. Bak işte kızım bu kadına karşı benim hiçbir ilgim
yok. İşte gidecek yeri yok. Parasını verelim. Bir de hamile çocuğunu
düşürsün". Neyse İnci Ablacığım, sizlerin başınızı daha ağrıtmayayım. Kadın
kendi kendine çocuğu düşürmüş. Abidin küplere bindi. Nasıl düşürürmüş, ben ona
erkek evlat vermemişimde o ona erkek evlat doğuracakmış.
Bu kelimesi beni her şeyden çok
yıktı. Kadın şimdi hastanede. Zaten iç hastalığı varmış. Çocuk düşürünce afedersin
bir koku bir koku. Kanamada var. Hemen hastaneye yatırmışlar. Diyeceksin ki ne
zaman hamile kaldı? Gününden 10 gün geçmiş vallahi. Bende bir şey anlamadım.
Şimdi Abidin her gün ziyaretine
gidiyor. Benden güzel olsa belki bu kadar kahrolmazdım. İnanın boyu benden
kısa, çirkin bir şey. Zaten güzel olsaydı benden, onu eve sokmazdım. İnanın ki
şu erkeklerden çok nefret ediyorum. Bende işe başladım. Bıraktım kendi haline. Afedersin
bu zamanda doğru kadın erkeğe yaranmıyor, öyle adiler yaranıyor. Beni anlıyorsun
değil mi İnci Abla?
Senin beni anlayacağını tahmin
ettiğin için yazıyorum. Vicdanım elverse bende ondan öyle bir intikam alırım ki
öyle birisiyle olacak ki ondan kat kat
üstün ama ben kocam için namus taşımıyorum.
Neyse ablacım, Betül hanım teyze
kusuruma bakmasın. Hatırını soramadım. Çok moralim bozuk. Satırlarıma istemiyerek
son verirken hepinizi ayrı ayrı yanaklarınızdan öperim. Sizi en yakını kadar
çok seven kardeşiniz Sevim. Acele cevap.
ne acıklı. ne acıklı. tutuldum, dondum kaldım.
YanıtlaSil