29 Mayıs 2017 Pazartesi

Meçhul Asurlu'dan Arkadaşına







Reşit Galip Cad.
Fıskiye So. Çelik Ap.
7/B 06700 Küçükesat
Ankara

4 Mayıs 1991



28 Nisan akşamı saat 10.00 doğru Ankaraya vardım. Bu haftasonu Capadocya'ya gitmeyi düşünüyordum. Ama Can bir sonraki hafta sonu beraber gidebileceğimizi söyledi. Herhalde haftaya gideceğim. Beraber baktığımız o teknik ingilizce sözlüğü eğer almamışsan, istersen satın alma onu. Çünkü arkadaşlarla görüştük onlar beraberinde götürmeyi düşünmüyorlar. Belki ABD'de teknik ingilizce-ingilizce bir sözlük alırım. Hem fazla yük olmasını da istemiyorum. Beraberimde götürmeyi planladığım şeylerden bazıları: çarşaf (uygun bir tane hazırlarından çok hafif olsun); mevsimlik takım elbise, ceket-pantolon farklı olacak; kışlık bir ceket, deri mont, 2-3 pantolon, 2 ayakkabı, kazak, birkaç iç çamaşır-çorap, kravat, bunların en iyi kalitelilerinden almak istiyorum. ABD de bu gibi şeyler çok pahalıymış. Mesela ayakkabı İtalya dan gidiyormuş oraya ve çok pahalıya satılıyormuş. Jeans-spor ayakkabıları-eşortmanlar-elektrik eşyaları ucuzmuş. Sen yukarıda saydığım şeylerin en iyi kalitelerinin satıldığı yerleri ve fiyatlarını araştırsan iyi olur (uygun bir vaktinde). Ben Mayısın 3. yada 4. Haftası tekrar İstanbula geleceğim. Bütün eşyalarımı ve kitapları oraya getireceğim. Orada referans mektuplarını verdiğim hocalarla görüşmem gerekiyor tekrar. Şimdi Ankara kalesi yakınında bulunan anadolu uygarlıkları müzesini gezmeye gideceğim. Bu sebeple kısa kesmem gerekiyor.

NOT: Fotoğraf makinesi için 4 veya 5 tane kadar Reno filmi. Aker'in elindeki çakıya benzer bir tane çakı gerekiyor bana. Eğer bunları bulusanız alın-masrafını geldiğimde öderim.
Ayrıca telefonda ceket alacağından bahsetmiştim. En iyi kaliteden İTALYAN stili olursa bende almayı düşünüyorum. Koyu renkli daha uygundur benim için.
Sonra tekrar yazarım.




Meçhul Asurlu

25 Mayıs 2017 Perşembe

Süreyya'ya Yarım Bir Mektup





Sevgili Süreyyacığım,

Yazmakta bir hayli geciktim değil mi? Bağışlayacağına eminim. Havadisler çoğalsın dedim ve bugüne kadar geldik. Daha nasılsınız iyisinizdir inşallah. Bizler de iyiyiz. Yalnız Hasip biraz gribi ağır atlattı. Kendiside rahatsız olduğu için olacak ağır geçti. Çok şükür şimdi iyidir.

Eh! Şöyle böyle yazda geliyor. Gerçi pek sıcak yok ama umutluyuz. Belki İzmir daha sıcaktır.
Hele bizim okulun kaloriferi de yanmıyor bozukluk dolayısıyle epeyi üşüyoruz. Okulun neresi bozuk değil ki... davalari davalar v.s. Her gün aşağı yukarı soruşturma için müfettişler geliyor.


Sema - Aynur olayı mahkemeye intikal etti. Bir defa mahkeme olmuş, şahitlerin dinlenmesi için başka güne bırakılmış. Sema'nın şahitleri birisi olayın içinde olmayan içinde olmayan yani öğlenci arkadaş hani siz varken gelen benim ......... diğeri de müdür. Ve daha başka şikayetler...

22 Mayıs 2017 Pazartesi

Arkadaşından Gültekin'e







Ankara, 3/7/1950



Kardeşim Gültekin,


Ankaraya gelişimden beri hep hatırımda idin. Fakat şimdiye kadar bir kerecik olsun yazamadım, zira çok meşguldüm. Senin affına güveniyorum...
Diploma projeleri ne oldu. Kimler kazandı. Kaybeden veya iştirak etmeyen oldu mu? 3 günlük imtihanlar nasıl geçti? Sualler nelerdi? Bizim Şapşal, Arabacı, Erol ne yaptılar? Sen ne yapıyorsun? Gıyaben mezuniyetini tebrik ederim... (haberini almağa lüzum yok ki..) erdem ne yapıyor? Onu da tarafımdan tebrik etmeni rica ederim... (ayni sebepten..)
Efendim ben sıhhatteyim. Gerçi ilk günlerim biraz zor geçiyordu. Fakat mektep hayatına intibak ....... nispette sıkıntımız zail oldu, ve günlerimiz sür'atle geçmeye başladı... Bizim ........ den benden başka Gelin Nejat, Tıfıl Abdullah, Sani (asistan) ve Leon Tıngır var. Bir de bizden 1 sene evvelki mezunalrdan Kemal Tangıt'la Süleyman Hısım buradalar...
Haftada bir Cumartesi öğleden sonra ve Pazar günleri şehre çıkıp geziyoruz. Benim en çok sevdiğim yer Gençlik Parkı'dır. Muazzam havuzunun etrafındaki kanapelerde oturunca, insan kendini Boğaziçinde zannediyor, zira orada kayıklar, motorlar da var... Bir dereceye kadar o kadar özlediğim İstanbul havasını yaşayabiliyoruz. Sağolsun orasını yaptıran... ikinci derecede gidilebilecek bir yer de bizim Holzmeister'in yaptığı Güven Parktır. Orada da küçük ...... bir havuzla, etrafında kanapeler ve birçok ağaç vardır... Akşam  üstü de serinde Bakanlıklara doğru şöyle bir uzanıyoruz mektebe dönüyoruz... Havalar oradan sıcak değil.
Senin de önümüzdeki devreye gelmek fikrin var mı? Benim bu husutaki fikrimi almak istersenbir an evvel yapmanı tavsiye edeceğim. Mamafih sen yine düşünceni bana yazıver.
İstanbulda iken oranın kıymetini bil... Biz sömestr tatili münasebetiyle 29 Temmuzda buradan hareket edeceğiz. 13 Ağustos'ta da tekrar Ankaraya dönmüş olacağız. Şu halde önümüzdeki hafta içinde ve en geç 25 Temmuza kadar mektubuna intizar ederim... Yukardaki de mümkün olduğu kadar tafsilatlı olarak cevap vermeni rica ederim.


Sevgi ve selamlar

Gözlerinden Öperim

18 Mayıs 2017 Perşembe

Ablası Perihan'dan Ulvi'ye








6-2-974


Sevgili Ulviciğim

Mektubuna biraz gecikerek cevap veriyorum. Günler kederli veya neşeli nasıl olsa geçip gidiyor. Allah geride kalanlara sıhhatli uzun ömürler ihsan etsin. Mukadderin vakitsiz gidişi beni kederlere boğdu. Ne de olsa uzun seneler iyi günlerimizde olmuştu. O başkasının kocasıda olsa bunu hiç bir zaman istemezdim. Allah rahmet eylesin. Meleğinki de bu şekilde olduğu için çok üzücü Allah taksiratını affetsin ne oldu ise Tuğrula oldu onun acısını hiçbirimiz duyamayız. Ailede ki kederler bunlarla bitmiş olsun. Allah babanla birlikte hepimize uzun seneler sıhhatli ömürler nasip etsin inşallah.

Sen daha oralarda mısın daha işler düzelmedi mi bunada ayrıca çok üzülüyorum. Vildanın muvaffakiyetiyle de çok iftihar ediyorum. Şimdi herhalde Ardanın yanındadır. Allah kavuştursun.
Burada (Depremden) çok korktulu günler geçirdik Allah korudu bizim taraflarda bir şey olmadı ama epeyce sallandık. Ulviciğim sana iyi günler diler gözlerinden yanaklarından öperim.


Ablan

Perihan


15 Mayıs 2017 Pazartesi

Güler'den Gürol'a















Gürol,

Yazıma başlarken evvela son derece kinayeli ve alaylı fikirlerinden dolayı teşekkür edeceğim. Benimle bir arkadaşlığın olmasa beni bu kadar kırmağa ve hakaret etmeğe bir sebep olabilir mi?
Sana bu yazımı her zamankinden daha açıkça yazacağım. Yırtık, karalanmış kağıdın da manasını gayet iyi anlıyorum. Eğer bu yazınla arkadaşlığımızın sona ermesini ima etmek istediysen yani muradın öyle idiyse ......... yazmana hiç lüzum yoktu. Senin bana karşı olan ufak bir ilgisizliğinden anlardım.
Bu yazıdan sonra seninle ilgileneceğimi, seninle konuşmak için can atacağımı ümit ediyorsan aldanıyorsun. Bunları yazarken ne kadar zalim bir zihniyete sahip olduğunu hiç düşündün mü? Bundan önceki münakaşalarımızdan, kırgınlıklarımızdan dolayı üzülmeğe değmiyeceğini, senin bunları taktirden çok uzak olduğunu bildiğim halde günlerce üzülmüştüm. Nitekim şimdide bu yazını okurken birden ağlamaya başladım. Birgün gelip senin için yaptıklarımın ne kadar boş, manasız şeyler olacağını düşüneceğimi hatta güleceğimi bile bile hala ehemmiyet veriyor, üzülüyorum. Belki bu yazını yazmamış olsaydın ayın onuna (10) kadar sana gelebilirdim. Her şeye rağmen zaten arkadaşlığımızda benim bütün kabahatim sana sempati duymuş olmamdır. Benden küçük olmana rağmen sana, kimseye karşı duymayacağım bir bağlılık, yalınlık, sempati duymuştum. Bunu sende pekala hissediyorsun. Senin bu kadar anlayışsız olmana imkan yok Gürol. Olsa olsa bu mektubun bir maksatla yazılmış olabilir. Ben sana hiç bir zaman naz yapmadım. Sun'i yapmacıkta olmadım. Yalanda söylemedim. Şu anda bütün üzüntüm geçti. Senin yaptığın fedakarlıkları taktir etmekten ve yalnız bana alaylı, kinayeli sözler söylemekten başa kalkmaktan zevk aldığını düşünüyorum. Şu son günlerde bile babamla aramda tekrar uçurumlar açmanın, kardeşlerimle devamlı münakaşa yapmamın, senin için hiç de değer şeyler olmadığını düşünüyorum. Zarar yok sen taktir etmesende ben hareketlerim .............................. Gürol.
Evet etrafımda pervane gibi erkekler çok dolaştı. Hala da dolaşıyor. Eğer ben sana vermiş olduğum ehemmiyeti beni hakikaten sevenlere vermiş olsaydım durumum daha başka türlü olurdu. Süloyu başa kalkıyorsun. Evet beni pek çok sevmişti. Ve ben o zaman küçüktüm yalnız, sen şunu iyi bilki bir erkeğin bir kızı sevmesi ilgilenmesi, o kızla bir arkadaşlığı olmuş olmasına delalet etmez. Sabri de benimle çok ilgilenmişti. Okula giderken, otobüste, yolda şehirde ve burada birçok kimseden ilgi gördüm ve beni devamlı rahatsız ettiler. Sana bunları hesap vermek mahiyetinde yazmıyorum. Yalnız sen mektubuna yazılacak kadar mühim adeddiğin için cevap veriyorum. Sana bunları Kemal'in söylediğini de biliyorum. Yakalanmamızdan onun ne kadar memnun olduğunu ve benden intikam almak istediğini sen anlıyamadın mı? Tabi ümitleri suya düştü.
Son iki senedir kendini sevemiyeceğimi iyice anladı. Ve bana düşman kesildiği için sana onları anlattı. Yıllarca beni katiyen unutamıyacağını tekrarladı durdu. Ve şimdi hisleri rencide olmuş vaziyette benden intikam almak istiyor.
Gürol senin beni iyi veya köyü tanımış olmanın artık benim için hiç ehemmiyeti yok. Kimseden çekinmiyorum. Sende bana düşman kesilir her şeyi anlatabilirsin.
Sana inanmış olarak kendimden ailemden her şeyden uzun uzun bahsettim. Ayıp olduğu halde o eve girip bir çok defa telefon ettim. Ve birçok kimseler göre göre sana koştum. Ve üstelik gene görülüp herkese ilan olunduktan sonra seninle konuşmaktan gene vazgeçmedim. Bütün bunlara rağmen sen gene anlayışsız davranıyor ve beni suçlandırıyorsun. Sana gelmemin sebebini birçok defa izah ettim. Bildiğin halde nasıl öyle şeyler ..............yorsun.
Senin bu mektubu yazmandaki maksadın benimle bozuşmak için olabilir. Hiçbir zaman seninle konuşmak için sana yalvaracak değilim. Zaten bu acaip münasebetin bir son bulması lazımdı. Sana birçok defa ayrılmayı ben teklif ettiğim için kabul etmemiştin. Şimdi senin teklifini memnuniyetle kabul ediyorum. Artık senin bana yazdığın son hakaretlerden ve benim yazılarımdan sonra tekrar bir konuşma düşünülemez.
Gürol şunu iyi bilki seninle olan arkadaşlığımızdan, açık saçık hareketlerimden katiyen pişman değilim. Benim yalnız temiz bir sempati duyduğum içinde o hareketlerim. Tabii seninle bu hususta farklıydık.
Hiçbir zaman seninle arkadaşlığımızı derin derin düşünmedim. Gayet tabii sonu yoktu. Öyle olduğu halde sana büyük bir yakınlık duymuştum işte. Şimdi yalnız şunu düşünüyorum. Hiçbir zaman gece sokakta kalmayız, babamla, kardeşlerimle, anamın  açılmasına, en ehemmiyetsiz insanların bile diline düşmenin ne kadar saçma, akılsızca bir şey olduğunu, hele bunların senin için yazıldığını düşünüyorum. Deymiyeceğini düşünüyorum.
Gürol bundan sonra beni daima KÖTÜ bir insan olarak hatırlayabilirsin.


GÜLER 

12 Mayıs 2017 Cuma

Annesinden Gürol'a









Uşak
7.1.1963




Canım evladım, biricik oğlum benim.

Sana çoktandır mektup yazamadım, keşke şu telefon konuşmaları olmasaydı, insan telefon edince yazamıyor ki mektup yerine de geçer, halbuki mektup yazmak daha iyi herhalde insan daha iyi dertleşip, bir çok havadis verip alabilir, fakat mecburen telefon tercih ediliyor. Kim bilir belki de insan sevdiklerinin sesinide işitmiş olmak için.
Canım evladım bende işte böyle sık sık telefonda konuştuğumuz için olacak pek sık mektup yazmıyoruz.
Canım evladım seni o kadar özledim ki bilemezsin. Geleceğin günleri iple çekiyorum. Nasılsın evladım derslerinin çokluğunu ve ağırlığını düşündükçe çok üzülüyorum. Allah san yardım etsin. Sana zihin açıklığı ve bol şans versin çocuğum.
Gürolcuğum sen belki gülersin amma sana bir tavsiyem var. İmtihanlara girince cebine 2-3 tane kesme şeker koy. İmtihan müddetince yavaş yavaş ağzında, şeker erirken beyine giden damarlar daha iyi çalışırmış ve bu şekilde beyin daha güzel çalışırmış. Ne olur Gürolcuğum bunu yap. Hatırlarsan sen ilkokul imtihanlarına girerken ben sana hazırlar cebine koyardım, hatta her birinede 3 kulvuallah okurdum hatırladın mı?
Canım evladım Cumartesi günü ..... babanla İzmire gitti. Babanın orada bir işi var. Şirkete ait Ankaradan yolladılar. Herhalde Perşembe akşamı döner. Sibel'in Şubat 2 de tekrar ..... var. İnşallah o zaman hep bir arada oluruz. Sen inşallah bu ayın 15 inde geliyorsun değil mi hayatım? Bakalım Sibeli baban buraya getirmeye söz verdi. İnşallah sıhhati iyi olur da kısmet olur. Zira zavallıcık o kadar ihtiyarladı ki üstelik kalp durumu da pek iyi değil. Çok sıkıştırıyor zavallıyı. Annem desen o da öyle üstelik onun ki daha vahim. Artık allah acısın. Ben sana bir şey söyleyeyim Gürolcuğum. Zavallı Fofo dayının durumu beni, annemi ve babamı mahvetti. Ne onlar toparlayabiliyorlar ne de ben. Baban Fuatın şimdi çok iyi olduğunu vaziyetininde çok iyi olduğunu söylüyor amma ben bir türlü inanıp rahat edemiyorum.
Fofo dayın öyle bir insandır ki onu anlamak çok güçtür. Bir kerre son derece mahzundur. Ayni zamanda şu meşhur palyaço (operası) vardır onun gibidir. İçi kan ağlarken, yüzü güler. Hemde öyle güler ki karşısındakini de öyle güldürür ki üzüldüğünü ve iç dünyasını kimseye hissettirmemek için adeta debelenir durur. İşte dayın o zaman çok bedbaht ve üzgündür Gürolcuğum. Babanın anlattığına göre sizi bir hayli güldürürmüş. Onun için çok üzüldüm Gürol. Allah ona acısın. Onda o akılsız karı varken, bu çocuk nasıl toparlanacak bilmem, ancak Allah yardım edebilir. Bütün ümidimiz yalnız orda kaldı artık.
Canım evladım insanların hali hiç belli olmuyor. Onun için insan hayatta her şeye göğüs germesi için kuvvetli olması lazım, yani hazır olması lazım. Allah kimseyi darda sıkıntıda bırakmasın. Fakat Gürolcuğum için istikbalini sağlam kurmak ve garantiye almak için gençliğinde kadın olsun erkek olsun çalışmak ve elinden geldiği kadar gayret etmek. Sonrasını tabii Allaha bırakmak lazım.
Sende evladım hayırlısıyla şu Üniversiteyi bir bitirsen hayatım. Ondan sonra oh ne güzel rahat ederim. Bak Semih dayın bir arkadaşı ile bir şirket kurdu firma açtılar Allah yardım ederse yakında büyük işler yapacaklar. Az bir zaman geçtiği halde İzmirde sivrilmeğe başladılar. Zavallı diğer kardeşciğimde içler acısı. Aradaki farkı görüyormusun evladım. Fakat şansta lazım haklısın, fakat şansada yardım etmek şart Gürolcuğum. Alla emanet senin şansın da var evladım. Ne ise gelince uzun uzun konuşuruz hayatım. Beni hiç düşünme. Nesim H ... Güner H beni hiç yalnız bırakmıyorlar. Ara sıra oyunda oynuyoruz. Nesim H. aramız çok iyi. Babaannenin ellerinden öperim, hasret ve sevgi ile kucaklar güzel gözlerinden pek çok öperim canım evladım.
Gürolcuğum ne olur hiç ama hiç bir şeye üzülme.

Seni pek çok seven ve özleyen annen...    

11 Mayıs 2017 Perşembe

Yücel, T. ve Oktay'dan Ömer'e










Sevgili kardeşim Ömer!


Mektubunu alalı birkaç gün geçmesine rağmen bizim inekleri bir araya toplayıpta sana cevap yazmak henüz mümkün olmadı. Ama benim mektup yazma konusunda ne derece telaşlı ve iştahlı olduğumu bildiğin için hele ben şöyle bir başlıyayım dedim, nasıl olsa sonunu getirirler. Klasmanda kaçıncı sıraya gireceğini bilemeden ve o mutlu sayıya vasıl olmak için herhangi şikeli bir yol düşünmeden yazıyorum kardişim!
Sen her ne kadar oradaki hayatını ızdırap verici olarak nitelendiriyorsan da ben şahsen buradaki monoton yaşantımızı, parasızlık-şanssızlık-kabızlık-sefalet ve bilumum rezaleti göze alarak değiştirmek için hazırım. Sen gideli beri burada hiç bir değişiklik olmadı Ömer. Gene ayni Emirgan, aynı çevre, aynı deniz. Deniz akar bizler bakar. 22 senedir baktığımız gibi; son günlerde iyi lüfer çıkıyor, sahilden epeyi tutuyorlar, bende geçen gün kör bir tane tuttum. Ha her şey ayni derken yalan söylemiş olmayayım, ayni olmasına ayni de sadece biraz KOLERA'lı. Bir de bu dert çıktı başımıza, herhalde ................ 10 gündür salgın var, elli kişi kadar mort, hepimiz tekrar aşılandık. Belki sana da bu mektupla beraber birkaç tane koleracık gönderiyorumdur, tabi kaçak ve pasaportsuz olarak!
Bizim imtihanlar sonra erdi, fakat bu son dönemde hiç ders verdiğimizi zannetmiyoruz. Ama pek üzülmüyoruz nasıl olsa battı balık düz gider. Okul aynı ikisinde açılıyor. Şu an bomboşuz, geçenlerde Gülgün'e ikinci kez gittim keşke gitmez olaydım. Okul çıkışında bir çocuk daha bekliyordu benim üç beş metre yanımda bizimkide çıkınca beni filan görmeden direkt ona gitti, tabii biraz çöktüm. Bu hafta Meltem'le filanda kavga ettim yani durumlar bombok. Geceleri Baltalimanda çocuklar "Big" diye bir klüp açmışlar ender'le gidiyoruz, ortaklaşa poker filan çeviriyoruz. Epeyi gırgır bir yer, her gece kapıda bir iki araba filan var. Bazı seanslara yüklü herifler geliyor, epeyi para dönüyor. Ahmet 100-200 liraya kılıç açıyor, işleri bir azıttı sorma. İki de ibne var, arabalı filan onlarda gelip gidiyorlar, oldukça şamata ve anormallik var.
Bugünlerde bende pek formda değilim herhaldeki sermaye'yi çabuk tükettim. Şu an içimden sana küfür etmek bile gelmiyor-ne kibar çocuğum değil mi?- şimdi saat sabahın 10'nu, benim uykum kaçmıştı, biraz erken kalktım, fırsattan istifade sana senin deyiminle iki satır karalayayım dedim. Şimdi de Ender'e telefon edip uyandırayım. Belki sonra tekrar devam ederim. Hadi şimdilik viderzen (!) kızmazsın di mi herhalde!
YÜCEL

N'aber lan !!
Biz iyiyiz, senin de iyi olmanı Hades'ten dileriz. Doğrusunu söylemek gerekirse burada fazla enteresan şeyler cereyan etmiyor, anlatmaya değecek... zaten bu kalem de kötüymüş, insanda yazma zevki bırakmıyor. Ben bu arada ikinci sınıfın borcunu geride bırakıp, üçüncü sınıf imtihanlarına devam ediyorum. Neyse, kalem bulduk; devam...
Mektubunu henüz okumak bahtiyarlığına eriştim. Durumuna fazla gıpta etmiyorum, ama seni tahkir etmek gayesiyle değil. Zira benim misafir alman (Sigrid) beni yabancı tufalardan fena halde soğuttu. Şu sıralarda varsa yoksa Türk tufaları diyorum. Fakat buy ne kadar devam eder, bilemem.
Orglar ve bilhassa Hammond'lar hakkında verdiğin kısa bilgiye çok teşekkürler. Bu bilgilere bazı tafsilatlar ilave edebilirsen ve bu arada bazı katalog veya benzerleri toplayabilirsen çok memnun olacağım.
Burada günler pek zevkli geçmiyor. Fakat verilecek son haber... sen gittikten ve Şinasi faaliyetlerini azalttıktan sonra şu anda Emirgan'ın en havalı ve zamp çocuklarının Ender puştu ile Yücel eşşoğlueşşeği olduğu kamu oyuna açıklandı.
Her şey gönlünce olsun.

T.

(SOL TARAFTA YAĞLI BİR KISMA ATIFTA BULUNARAK)
Börek parçasının yeri istersen YE!
Taze taze koyduk valla!

Selamın aleyküm
Ömer efendi!
Ne demişler? Tencere dibin kara senin lekeler benden kara. Lekelerinden ne haber? Herkes o kadar çok şey yazdı ki bana yazacak bişey kalmadı büyük bir boşlukla şki buçuk satır karalamağa gayret ediyorum. Her neyse bu kadar yazdığıma şükrediyorum. Bütün iyi günler senin olsun. Selamlar.

Oktay

Sevgili kardeşim, naber ulan iyimisin. Orda parasız kaldığını yazıyorsun, ne kadar lazımsa yaz da gönderelim ..... Ayıpsın yani, arkadaşlık siyah günde belli olur.

Abi burası bıraktığın gibi değişen hiç bir şey yok, sadece şu son günlerde tufa işlerimiz iyice hızlandı. Bu arada senin sayıyı kutlar, sana daha.....

9 Mayıs 2017 Salı

Kocasından İsmet Özmaya'ya (üçüncü mektup)







3 Temmuz 1972
LENSBURY CLUB
BROOM ROAD
TEDDİNGTON
MIDDLESEX

Canım Canım İsmetciğim,

Bugün Pazar, sencede malum en çok sıkıldığım gün, havada yağışlı olduğu için dışarı çıkamadığımdan oturup bu mektubu yazmaya başladım, şu anda hiçbir şey düşünemiyorum aklıma geldikçe yazacağım, artık ne zaman biterse postalarım. Dün sana ve amca beye bir mektup yolladım, herhalde almışsınızdır. Burada hava yine günlerdir soğuk ve yağışlı zaten geldiğimden beri ısınmadı sözde temmuzdayız bilhassa binanın içi soğuk, kaloriferleride yakmıyorlardı bugün ... kaloriferi yaktılar, güneşi gördüğüm zaman dışarı çıkıp güneşli yere oturuyorum, işte o zaman biraz ısınmış oluyorum. Bu sabah kahvaltıdan sonra banyo yaptım, anlayacağın gibi sabunlandım, bizim kata bakan kadından büyükçe bi su kabı istedim ve buldu, bu sefer rahat su dökündüm. Yaptığım banyo şekli pek cazip olmadığından haftada bazen on günde yapıyorum, çamaşırlarım kirliyse yıkatmaya vereceğim, çoraplarımı ben yıkıyorum, getirdiğin mendiller gelene kadar yeter belkide artar. Herhalde ben yokken çamaşır yıkama bakımından rahat etmişsindir. Saat dördü geçiyor çay saati geldi ısınmak için çay içmeye aşağı ineceğim, dönüşte veya akşama yazmaya devam ederim, herhalde sende misafir vardır. Senin çay saatinde geldi, balkonda içiyorsundur, afiyet olsun, giden yerler dert görmesin, her zaman için sıhhat ve afiyette olmanı cenabıhaktan niyaz ederim, allah seni kötü nazarlardan korusun, sen benim her şeyimsin, canımsın, kendine iyi bak, inşallah hayırlısiyle en kısa zamanda birbirimize kavuşur, geçenlerin hepsini unuturuz. Özleminden başka hiçbir şeyin seni üzmediğine memnunum, bende seni oyalamak için elimden geldiği kadar sık mektup gönderiyorum. Hasretimi gidermek için elbiselerimi koklamana teşekkür ederim, elbiselerimden başka daha çok şey vardır, ben ne yapayım elimde resminden başka bir şey yok, onu da her zaman göreyim diye koyduğum yeri belki tahmin edersin. Her mektubunda sıhhat ve sağlığım için yazdığın hususlara teşekkür ederim, içinden gelenleri yazdığın için bunları nasihat olarak kabul etmem, bunları yazman beni ne kadar sevdiğini, bana ne kadar bağlı olduğunu tek kelime ile bana aşık olduğunu gösterir, çok mutlu ve bahtiyarım, bende sana ayni hislerle bağlıyımdır, allah daim etsin, kötü nazardan korusun. Beni sorarsan hamdolsun iyiyim, yegane düşüncem inşallah dualarının neticesi gözümün biran evvel şifa bulması ve sana kavuşmaktır, allahım senin kadar saf, temiz, ve iyi kulunun duasını kabul edecektir. Valide hanıma selam eder, ellerinden öperim, her ikinizede sıhhat ve afiyet dilerim. Mektubuma burada nihayet veriyorum. Bütün akraba ve dostlarımıza selam ve sevgilerimi söylersin. Seni allaha emanet ederim, arzuladığın yerlerinden tekrar tekrar öperim benim canım karıcığım.




KOCAN

5 Mayıs 2017 Cuma

Mustafa'dan Ağabeyine







K.yaka 17.11.1976

Muhterem Ağabey

Geçen hafta 10 Kasım Çarşamba günü Kulaya gittim. Tapudaki muameleyi yaptırttım.telgrafında hasta olduğunu yazıyordun geçmiş olsun. Hastalığın geçti mi cevabını beklerim. Hepimizde hastalığına çok üzüldük. Hayırla geçsin. Kula tapusundaki evin tapusunu eski defterlerde aradım ve arattım. Cilt=19 Sahife=4 te Adile teyzeye ait çok tarla ve ev kayıtları var. Buradan tutturup mahkemeye verelim. Tapucuda öyle söylüyor. Bu defterlerde muhakkak kayıt vardır diyor. Siz mahkemeye verin ve tapunun Mahmut Mahallesi kütüğünde Hacırecepzade Adile Hanım namına kayıtlı olup varisleri Fatma Güre ve Ziya Güre intikal eder diye bahsedip hemen mahkemeye verin. Dava takipçisi Mustafa Erdil amca mahkeme tapuya yazı yazıp kayıt soracak onlar arayıp bulmaya ve cevap vermeye mecbur oluyorlar. Çünkü bu evin tapuda kaydının bulunmamasına imkan yok. Adile teyzenin Rahime ve Fatmaya bağışladığı evlerin tapuda kaydı var. Bizimkininde olması lazım. Onun için hemen zaman geçmeden mahkemeye verilsin. Siz mahkemeye verin ben takip ederim. Hemen mahkemeye verin. Eski yazı bilsem bir hafta Kulada kalsam ben evin kaydını bulurum amma buna imkan yok. Senin gönderdiğin vekalete istinaden 12 Kasım Cuma günü Mustafa Keleşle beraber tapuda ferağ verdik Altmış lira mali denge vergisi kestiler üçyüz lirada tapu muamelesinin hazırlanması için takipçiye para verildi. 150 lirası senin hisseden kesildi yüzelli lirasıda benim hissemden kesildi. Ayrıca ben aldığım paradan 130 lira birikmiş ...... vergisi varmış tahsildar istedi bu vergiyi ödedim.
Mustafa