28 Nisan 2017 Cuma

Sezen'den Anne ve Babasına








Sevgili Kamiloş, Eksoş ve Can,
seyahatimiz gayet iyi
geçiyor. İnşallah sizin
Valikonağı sefanız da iyi geçmektedir.
Hepinizin sıhhatini ve neşesinin
yerinde olması ümidiyle sevgiler ve gülücükler.


The Mark Hopkins
İnter Continental Hotel
NUMBER ONE NOB HİLL.SAN FRANSİSCO, CALİFORNİA 94108 TELEPHONE (415) 392 3434


27.11.1977


Sevgili anneciğim ve babacığım,

Dün mektubunuz elimize geçince çok sevindik. Biz program değiştirip ilk San Fransisco'ya gelince mektup bize yetişmeyecek sanıyorduk. Ne de olsa Eksoş'un postaladığı mektup hızlı geliyor!!
size ne zamandır yazmak istiyordum ama, oradan oraya koşup gezmekten hiç vakit olmuyor. Şimdi kahvaltı masasında siparişlerimizin gelmesini beklerken yazıyorum. Yarın araba ile Los Angeles'a gideceğiz. Biraz da Amerika'nın şehirlerarasını görelim dedik, uçak rezervasyonumuzu iptal edip araba kiraladık. Seyahatin bu kısmı size göre, ne de olsa araba yolculuğu. Zaten şehirler de epeyi araba kiraladık. Hasan yolları bildiği, araba kullanmayı da sevdiği için çok kolay oldu. Yarın Los angeles'te Ayşe Eren ile beraber olacağız. New York'ta da Zeynep ile beraberdik. New York'ta esas Işıl ile beraberdik, bize çok yardımı dokundu, iyi alış veriş yaptık. Son günde hindi bayramı idi, onların evinde hindi yedik, onlar da memnun biz de.
Seyahatin başında, ilk hafta, benim sıhhatim felaketti. Meşhur nezlem tuttu. Ağzım, burnum aktı durdu. O palyaço halde mecburen yolumuza devam ettik, uçaklarda millet hayretlerle bana bakıyordu. Ne ise şimdi hepimiz iyiyiz. Sizin de iyi olduğunuzu umar çok çok çok öperim.



Sezen  

27 Nisan 2017 Perşembe

Arkadaşından Semih Atlı'ya







25/12/1946

Kıymetli ve sevgili kardeşim Semih!...

Geçen hafta, size bir mektup atmıştım. Fakat; acele yazdığım için çok fena olmuştu. Kusurumun affını tekrar tekrar yalvarırım. Sizden, uzun ve havadisli mektup beklerim. Mektup yazmamın sebebi: geçen seferki mektupta yazdığım gibi, imtihanlarımızı idi. Bizim karne notlarımızı, bu taktirde aldığımız notlar, teşkil edecek. Geçen seneki gibi, gene berbat geçti. ALLAH yardımcım olsun. Bursada, havalar o kadar soğuk değil, fakat; kar daha kalkmadı. Kalkmaması bizim için daha iyi, çünkü çamur yok. Pazar günü, yerler don tutmuştui ayağı kayıp düşenleri bir görsen, gülmekten katılırsın. Şimdi, siz lapa, lapa kar yağarken, salonun başında leblebi kavuruyor ya ders çalışıyor yahutta; roman okuyorsundur. Hatta şu mektubu aldığın zaman, belki de yemek yiyorsundur. Şimdi her halde şu aciz satırları okumakla meşgul oluyor, eğleniyorsunuz gibi geliyor bana. Kış geldi, her Cumartesi eğlence tertip ediyoruz, daha doğrusu ben tertip ediyorum. Önce kalkıp hikaye anlatıyor, monoloğ söylüyorum. Ondan sonra bazı arkadaşlar kalkıyor. Memleket havaları söylüyorlar, sihirbazlık yapıyorlar, velhasıl eğleniyoruz. Bazı cumartesi, mektebin bandosu çalıyor dans ediyor ve vaktimizi eğlenceli geçirmeğe muvaffak oluyoruz. Benim kışın en çok sevdiğim sobada ekmek kızartmaktır. Şimdi şu satırları o kadar zorla karalıyorum ki, imtihanlar bitti, herkes sevinç içinde, kafam onların bağırışıyla kazan gibi oluyor. Sizde onları benimle dinleyin. Heyt 1001 roman okuyan var mı? Hişt romanı olan var mı? Aradan bir kaç gün geçince artık dersler başlar, herkes başını bile kaldıramaz. Zaten çocuklarda o günlerin hırsını çıkarmağa uğraşıyorlar...

Sinemalara gelince. Gördüğüm filmleri yazmıştım, bu Pazar göreceğimi alta ilave ederim. Derslerle aran nasıl? Gene berbat hocalar geliyor mu? Derslerle aran nasıl? Semih sakın Muzaffer gibi yapma, geçen sene ona mektuplar yazdım. Cevap alamadım. Onada selamlarımı söylemeyi unutma, yalnız Muzaffere değil, Yılmaza velhasıl tanıdığım bütün arkadaşlara saygı, sevgi ve hürmetlerimi sunarım. Bizim, yılbaşı sömestri bir olursa, ilk işim Çanakkaleye gitmek olacak. Size 22 sinde muhakkak, sömestre tatili vardır. Bursayı her halde beğenmedin. Halbuki o zannettiğin gibi değildir. Semih dolaşırken bizim ahpap, kurmay binbaşıyı görüyormusun? Beni ne kadar severdi, nerde olsa karşıma çıkardı... Semih gurbette mektubun kıymetini takdir edemezsin. Mektuplar öğlen olunca dağıtılır. Diğer arkadaşlar alır, halbuki sen ise öyle mahzun olursunki, bunu anlatamam. Kıymetini takdir edersen, mektup yazarsın. Söylediklerine göre yılbaşında kırığı olmayanlara sıla varmış, halbuki benim: fizik, cebir, geometri kırık. Anlayacağın biz mektepte kalacağız, bütün hayallerimiz suya düştü. Sinemalarda; Tayyarede: Dehanın Zaferi, Endülüs Geceleri "arap filmi" İmperio Arjantinanın filminin ismini berbat etmişler. Pazar günü, Yayla Kartalını seyredeceğiz. Bursada her Pazar, ahçıya gidiyorum, "70 Kr"la adam akıllı doyuyorum. Hatta bazen "35 kr"da yediğim oluyor. Suphi beyin adresini "bizim fizikçi" biran evvel yollaki yılbaşında kart atayım. Semih Muzafferi gör ve mektubuma cevap yazmaya tenezzül etmiyeceğini bildiğim için yazmadığımı söyle. Bizim Türkçe hocamız "Rıza Polat Öztürk" nerde? Onun gibi iyi bir hocaya şimdiye kadar hiç bir yerde rastlamadım. Ne kadar iyi idi, adresini bilsem ona uzun bir mektup yazarım. Bana yazacağın mektupta, mektepteki tanıdığım hocalardan uzun uzun bahset. Bizim Fransızcacı ve biyolojici oradalar mı? Coğrafyacı Adile hanım velhasıl artık siz hepsini toplar uzun ve havadisli olarak mektup yazarsınız. Ankarada şimdi tam sinema mevsimidir, herhalde gidiyorsundur. Neler oynuyor... mamafi ulus gazetesi alıyorum. Bu suretle hem ankaradan, hemde sinemalardan havadis alıyorum. Turhandan havadis var mı? Yılbaşında belki gelir. Kurban Bayramında geldi mi? Senin gene hergün Ulus ....sıyla "sıhhiye" arasında geziyor musun? Biz şimdilik bu haktan mahrumuz inşallah yazın beraberce gezeriz... senin gözlerinden Anne ve Babanın ellerinden öper Arkadaşlarla, Saygı sevgi ve hürmetlerimi sunar biran evvel mektubun cevabını beklerim...


Bu Pazar sinemalarda Tayyarede 1- Hürriyet apartmanı Şafak sinemasında 1-Gestapo

26 Nisan 2017 Çarşamba

Nahit Özeren'den Arkadaşı Nihat'a






NAHİT ÖZEREN
AVUKAT

İZMİR 1 TEMMUZ 947
BÜYÜK KARDİÇALI HAN



Aziz ve sevgili kardeşim Nihatcığım,
On, on beş seneden beri yanımda bulunan Fatmayı biliyorsun. Bu kızcağız Bergamanın Turanlı nahiyesine bağlı Ilığın Caber köyünden Hüseyin Azman isminde birisinin kızıdır. Babası kız henüz pek küçük iken ölmüş. Karısı Ummaham Canavar başka biriyle evlenmiş, ve halen aynı köyde oturuyormuş.
Birisi Hüseyin, diğeri İbrahim isminde iki biraderi varmış onlarda aynı köyde mukim imişler. Kendisinden küçük bir hemşiresi de ölmüş.
Bu kızın babası öldüğü zaman bir miktar mirası bırakmış, kız küçük olduğu ve benim yanımda bulunduğu için anası ve isimlerini yukarda zikrettiklerim kardeşleri bu malların üstüne yatmışlar. Kız ise şimdi on dokuz-yirmi yaşlarında ve rüştünü ispat etmiş bulunmaktadır.
Evvelce avukatı bulunduğum Paşaköy muhtarından kalan malların tespitini rica etmiştim. Ondan aldığım malumata göre kalan miras şunlardır:
1- Bir çift öküz, bir sığır ineği, ve iki ev.
Öküzler ve inek satılmış Fatmanın hissesine 50 lira düşmüş o para da halen kardeşi İbrahimde imiş. Evler taksim edilmemiş.
2- Zeytinlik ve arazi.
Bunlardan arazi kendi arzularına göre taksim edilip Fatmaya 10 dönüm bir yer ayrılmış, burası da palamutluk imiş. Her sene tofurunu biraderi İbrahim satıp bedelini alırmış. Zeytinliğin mahsulü de annesi  Ummuhan ile kardeşleri tarafından satılıp bedelleri kendi aralarında taksim olunurmuş.
3- Babasının babasından kalma bir de değirmen varmış bunun üstüne de amcası oturmuş.
Annesi Ummuhan ve kardeşleri intifa ettikleri bu mallardan bugüne kadar Fatmaya on para göndermedikleri gibi, aralarında yaptıkları taksimde de eyi malları kendilerine alıp işe yaramıyanları da Fatmaya ayırmışlar. Kız o vakitler rüştünü ikmal etmediği için tabii bu taksimin de kıymeti yoktur. Hatta yukarıda öldüğünü yazdığım kız kardeşine ayrılan halı da yine fatmayı karıştırmıyarak aralarında taksim edivermişler.
Şimdi aziz kardeşin senden ricam şudur. İşi mahkeme yoluna dökmeden kardeşler arasında fena duygular uyandırmadan halletmektir.
Bunu da çok kıymetli ve eyi bir zat olduğunu öğrendiğim Turanlı nahiye müdiri kolaylıkla yapabilir. Kardeşlerini ve köy muhtarını çağırır, evvela veraset senedi alıp almadıklarını sorar almışlarsa bir suretini alır.
Bizzat uğraşamazsa, bu işe muhtarı ve bir ihtiyar heyeti üyesini memur eder, adilane bir taksim yaptırır, hisap çıkartır, hatta isteklisi varsa Fatmaya kalan malları sattırır. Bu taktirde ismini bildireceği şahıs namına lüzumlu vekaletname, ve mesaisi karşılığı yine kendisinin takdir edeceği bir ücreti gönderirim. Binnetcince bu işi orada tamamen tasfiye edip kızın hakkını kurtarmak için ne lazımsa yapmasının senin tarafından da rica edilmesini diler gözlerinden öperim.

Nahit ÖZEREN


21 Nisan 2017 Cuma

Sevgilisinden Türkan'a (ikinci mektup)











İskenderun
10.9.942



Güzelim, Canım Türkan,

Terhisimin yaklaştığı şu günlerde, yine mektuplarımın arası uzadı. Sebep yine aynı. Yalnız şunu söyliyeyim ki, 4 aydan beri Cumartesi ve Pazarlar dahil boş geçen günüm yok. Hatta haftamın bir çok geceleri bile çalıştığımı söylesem mübalağa yapmadığıma inan. Evvelki gün tartılmıştım. Son senelerde 62-63 kilodan aşağı düştüğüm yok iken (55) kilo geldim ki. Bu da fazla mesai ve Resmi işlerin geceleri bile zihnimi işgal etmesi neticesi uykusuzluk. Son zamanlarda geceleri üst üste 5-6 saat uyumuş değilim. Geçen gün annemle telefonla görüşürken Nasılsın sualine, iyi değilim dedim ve sebep olarakta kısaca fazla mesaiden bahsettim. Annem:

- Her kesin işini ..... göreceksin. Yoksa kırk yılın işimi ..... Bitireceksin, diye adeta bana kızdı. Hakkıda var ya, ne yaparımki bitecek tükenecek gibi değil. Her biride tehlikeli ve mes'uliyeti mucip. Bütün bu çalışmamıza rağmen yine de laf işitiyoruz. Ne yapabilirim ki askerlik... bugün yine bir iş için gelmiştim. 5 gündür yine burada idim. Akşama dönmek istiyordum. Fakat general Dörtyol'a gitmiş, yarın sabah gelecekmiş. Tabii mecburen bu gece burada kaldım.

Yabancı ile aynı odada yatmayı hiç sevmediğim için ve otelde tek yataktaki oda bulamadığım için iki yataklı bir odayı iki yatağı ile beraber kiraladım. Maksadım odamda kimse bulunmasın. Gerçi başka bir insan ile aynı odada yatmam dedim ama bu sözümün sana hükmü yok. Hatta senin aynı odada olup aynı karyolalarda bulunman lazım, elzem, zaruri. Bunu bilahare konuşuruz.

Oteldeki yerimi temin ettikten sonra deniz kenarındaki gazinolardan birinde oturdum. Önümdeki Sefaret caddesinde de geçenleri seyrediyorum. Kulağım sahili döven denizin sesini dinliyorum. Hele denizde batan güneşi seyretmek doyulmaz bir zevk veriyor.

İşte bu dakika içinde kalbim aşkınla çarparak bu satırları yazıyorum. Yukarıda anlattığım çalışma esnasında, her zaman her yerde ve her işte olduğu gibi yine aşkımdan kuvvet alıyor hayalimdeki tatlı hatıraları düşünerek günlerimi geçiriyorum.

Dün akşam başladığım mektubu ihmal edip postaya atmak nasip olmadı. Bu sabah otelin balkonu önünde dışarda yağan yağmuru dinleye dinleye devam ediyorum.

Geçenlerde annem bir mektubunda Hataya gelmekten bahsediyor ve (ne dersin, bir mani yoksa bana bildir) diyordu. O akşam telefonla kendisi ile görüştüm ve gelmesini söyledim ama Ramazan yaklaştı diye tekrar tereddüde düşmüş. Gelirse bildirecekmiş. O akşam sana selam göndermiştim. Herhalde almışsındır.

Bu gece otelde sivri sineklerle ederek sabahı buldum.

                                                               -----------------------------------------------------
Son üç dört senem ekseriya fukaradan hariçte geçtiği için gurbet hayatına alışmıştım. Fakat bu son günlerde fukara'yı öyle özlüyorum ki...

Elimde olsa bir kuş alıp yanınıza geleceğim. Bu arzuyu duymamda benim en büyük amel aldığım muhakkak, fakat elden ne gelir. Mamafih I. Teşrin nihayetinde terhis edileceğim. Aşağı yukarı kat'i gibi bir şey..

Burada 1,5 ay kadar bir şey kalmış oluyor. Bu 1,5 ayı da sevgimi kalbimde yaşatarak geçiririm. Ondan sonra artık ayrılık yok.

                                                               -----------------------------------------------------
Bu mektubum istediğim gibi olmadı. Fakat benden yana haber vermesi bakımından mektup yerine geçer sanırım.
Buradaki üzüntülerimle seni de üzmek istemem amma seninle dertleşmeyipte kiminle dertleşeyim. Düşündüm ki bu dünyada benim en yakınım sensin.
Annemlere bile mektup yazamadığım için onlarla da hasbihal edemiyorum.
Şimdilik Allahaısmarladık hasret ve sevgi ile güzel gözlerinden öperim canım, sevgili Türkanım.

İmza

Büyüklere ve küçüklere selam söylemeyi unutmazsın değil mi yavrum.




14 Nisan 2017 Cuma

Haldun Afşar'dan Ömer'e (ikinci mektup)






HOTEL MENEKŞE
BELEDİYE MEYDANI
BOLU

10.10.1974
PERŞEMBE

Kıymetli arkadaşım Ömer,
Tugaydaki asteğmen arkadaşlarla birlikte çoğumuzun tayini çıktı. Erol ve Langa Mehmet'le birlikte iki arkadaşda orada kaldı. Ben bugün otele gelip tanıyabildiğim ve hatırlayabildiğim eşyamı aldım.
Ağabeyime göndermiş olduğun defteride aldım. Zahmetlerine tekrar çok teşekkür ederim. İnşallah sizlerde yakında terhis olacaksınız.
Mutlu günler diler, gözlerinden öperim.
Görüşmek ümidiyle,

Adres:
Turgutreis Mah. Tunceli Sok. No:4
Ankara

Haldun Afşar

12 Nisan 2017 Çarşamba

Uludağ Apartmanı Yöneticisi Rüştü Sümer'den Kat Maliklerine (İnci Hanıma Gelen Mektup)






3/12/1973

Sayın Kat Sahipleri,

Bazı hususların bilgilerinize sunulması gereklidir:

1- Kapıcı İZZET ASLAN, dışarıda daha yüksek ücretle iş bulduğunu bildirerek binamızdaki işini 12/10/1973 günü akşamı bırakmış ve binamızdan ayrılmıştır. İzzet Aslan'ın işi bıraktığı güne kadar ücretlerinin tamamı kendisine ödenmiş ve binamızla hiçbir ilişkisi kalmamıştır.

2- Binamız kapıcılık-kalörifercilik işleri, binamıza bitişik olan Peker apartmanının kapıcısı H.ALİ BERKBASAN'a 12/10/1973 günündenberi yaptırılmaktadır. Eski kapıcıya ödediğimiz aylık 750 lira net ücreti Ali Berkbasan'ada ödüyoruz, ayrıca sosyal sigortalar kurumuna kapıcı için ayda ödenen 176,25 lira primin tamamını da binanın değil, iki apartmanın işini birlikte görmekte ve binamızın kapıcı odasının döşeme tahtasını yeniden çaktırdıktan sonra geceleri bizim binada yatacak (iki yıl önce fare yerleşmesi nedeniyle tahtaları kapıcı sökmüştü).

3- Yeni kapıcıyı, vazifesinde ve hareketlerinde ciddi gördüğümden, 1/5/1974 günü yapılacak kat malikleri toplantısına kadar işine devam etmesini tasviplerinize sunuyorum, aksi kanaatta olan varsa bir hafta zarfında bana yazılı olarak talepte bulunsun ben de kat maliklerini toplantıya davet edeyim.

4- Bildiğiniz gibi binamız İş kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine tabi olduğundan, kapıcılardan belli saatlarda belli hizmetler haricinde dışarda fazladan hizmet talep etme yetkimiz yoktur. Yaptırıldığı taktirde kapıcının bundan ek ücret isteme hakkı doğar ve işten ayrılırken bunları ister ayrıca binadaki esas hizmetleri aksar sonunda huzursuzluklar doğar.

5- Şu hususu da açıklamak zorundayım ki yöneticilik işi benim için bir külfet ve yüktür, fakat bu işi üzerime aldıktan sonra angarya gibi değil vazife olarak ciddiyet ve mesuliyet duygusu ile yapmaktayım. Kapıcıya gerekli talimatları veriyoruz, binanın genel işleri için herkes ayrı ayrı talimat verirse işin ciddiyeti kalmaz ve keyfilik başlar. Benim teknik ve hukuk bilgimde keyfilik yoktur. Bilhassa binanın ısıtılmasına gelince, binayı iyi ısıtıyoruz ilmin kabul ettiği salonda 22 derece, yatak odalarında 20 derecedir, bu derecelerin üstündeyiz fakat altına düşürmedik. En soğuk gecenin sabahınsa kalörifer yanmadan sadece 23 dür. Devletin resmi satış müesseselerinden bir ton linyit kömürünü  575 liraya alıyoruz, nakliyesi hammaliyesi depomuza girmesi 600 lirayı geçiyor. Buna rağmen kömürden tasarruf etme kararımız yok fakat israf da edemeyiz.

6- Sizden ricam, kapıcıyla aranızda bir anlaşmazlık olursa bunun tartışmasını kapıcı ile değil yöneticiye duyurmanızdır. Yönetici ile bir anlaşmazlık olursa bu durumda kat sahiplerini toplantıya çağırır meseleyi bu toplantıda görüşür karara bağlarız.
En iyi dileklerimle saygılarımı sunarım.

RÜŞTÜ SÜMER

ULUDAĞ Apt. Yöteticisi

5 Nisan 2017 Çarşamba

Pertev Bilgen'den Nuri Karacan'a (ikinci mektup)






27 Eylül 59
Sevgili Nuri

Dün sabah mektubunu aldım. Hemen Konsolosluğa gittim. Yalnız senin tavsiyelerinden birisini tutmamak şartı ile:

Yazıyı yazdırıp postalattım. Yalnız biz Mualla ile Pisa'da buluşacağız 4 ekim günü. O romadan gelecek. Bende buradan bu sebeple.  Buradan yazılan yazı şu şekilde oldu. Evlenme müsaadesinin Roma Büyük elçiliğine postalanması isteniyor yazıda.

..... Mualla ya da yazıyorum. O da Roma konsolosluğuna gitsin bir yazı yazdırsın. Ulakla sende evrakın Romaya gönderilmesini temin et.

Benim aklıma bir hal çaresi daha geliyor sen bir de bunu dene. Deki bunlar Romadalar şimdi siz kendiliğinizden Elçilik vasıtasıyla

Pertev Bilgen-Mualle Etker
Via Persico 6
Presso principessa CARAMANLI Roma

Adresine gönderim de. Bende bir dilekçe yazıyorum. Onu ver. İstersen. (16 kr. Pulu yapıştırıp iptal et). Belki bu suretle. Daha evvel. Ulakla- Taahhütlü bütün evrakın Romaya gelmesini temin edebiliriz.

Sevgili Nuri Bu iş mektubu burada bitiyor. Gözlerinden öperim. Arkadaşlara selamlar.

Pertev

Tren bileti oldu. Teşekkürler.
Pertev

Aydına  mektup yazmak pek zor değil. Senin için olunca tabii.
Şeker Nuri
Nuri Muallaya da mektup yolladım. Ulakla gönderdim. Pazartesi, Salı elinde. O da Roma büyük elçiliğine gidip yazı yazdıracak. En geç biri olmazsa ikisi Çarşamba en geç orada. Bu hafta içinde sende gönder ve geri kalanları da gönder. Bir gün (mektubu alır almaz) Hüsrevle beraber gidin. Belki kardeşim ona verirler o halde:

1- Elçiliklerin Yazıları
2- Daha evvel Hüsrev in işlemesi
3- Dilekçe üçünü de deneyin. Sevgili Nuri. Gözlerinden öperim.