2 Ağustos 1965
Sevgili
Oya
Gene
geciktim yazmağa ama anlarsın inşallah halimi pestilim çıktı. Aman taşınmak ne
bela şeymiş, taşınmak değilde yerleşmek.
Haziran’ın
15 inde apar topar aceleyle taşındık (10 günlük müddet verdiler). Evdeki inşaat
daha bitmemişti. Eşyaları doldurduk bir odaya evin biz de göle gittik
(kaynanamın yazlık evine). Bir kıyamet bir patırtı eşyalar toz içinde filan
berbat bir şeydi. Haziran’ın 6 sında en nihayet inşaat yüzde 75 bitmiş olarak
taşındık. ……….. filan bitmemişti. Bir ay kadar pislik içinde yaşadık ve en
nihayet her şey bitti ve ancak şimdi kendimize gelebildik. O günleri düşündükçe
korkunç bir rüya gibi geliyor. İki çocukla da taşınmak kolay değil. Abim ve …….
geldiler. 3 gün kadar taşındığımız zaman yardım ettiler. Allahdan yakın ne
yapacaktım bilmem.
Kingston
Wilkes Barre’den 5 dakika uzakda, Arnavutköy-Bebek gibi. Kingston daha yeni bir
yer ama bizim cadde çok temiz ve şirin. Hep küçük şirin ve yeni evlerle dolu
(15 years old times) etraf yeşillik filan apartmanın olduğu yer gibi değil.
Yeni işinde muvaffakiyetler, ticaret değildir, asistanlık rahat iş. Tabi ticaret
de para fazla ama o da kısmetine kalmış.
Annemler
6 ay …… taşınmak mecburiyetinde kaldılar apartman …… fakat onlar açık havaya
alışmışlardı pek ……. Memnun değillerdi. Şimdi Levent’e taşındılar 30 dairelik
yepyeni bir apartman etrafı hep açık falan çok memnunlar. Dolmuş tam evlerinin
önünde filan şehirden de 10-15 dakika uzakta çok rahatlar. Suzanna bu ay
İstanbul da annesi Burgaz da ev almış çocuk için filan. Eh bil bakalım kim
burada! Toni! iki ay evvel Toniden bir mektup aldım, ne göreyim adres N.Y.
Seni
hatırladım aynı şeyi bana yapmıştın. Sürpriz olsun diye hiç bahsetmedi
mektuplarında. Atinaya gitmiş çok beğenmiş oraları, Canada yolu ile N.Y.a
gelmiş amcasında kalıyor ve yarım günlük iş bulmuş. Pocket Money …. Ne dedim
hiç planım yok dedi. Haftaya belki gelir sana yazarım artık havadisleri. Ailesi
de Atinaya taşınmışlar. N.Y. dan şimdiden şikayet etmeye başladı. Bu ne berbat
hava diye, pislik ve eşkıya gibi insanları …. diyor kırıldım gülmekden.
Brad
kampa gidiyor, haftaya bitiyor 8 haftaydı. Bir ay sonra da ara mektebine
başlıyacak. Kampdan çok memnundu, ……… Tuna yalnız kaldı. Nasıl afacan bir şey
sorma. Tuna tomboy tam. Konuşması pek öyle düzgün değil daha. Bradin ki epey
derledi (düzeldi) kampa gideli.
Aman
o parafen banyosu ne güzel şeymiş öyle. Moda ya gelince bu yaz ben shifler
içinde yaşadım bu şekilde. O kadar rahat ki bu nihayet bu sene arkası açık
ayakkabı ile doldu dükkanlar. Gayet alçak ve kalın topuk en son moda şu anda.
İstanbul da kalın topuk görünüyor mu yoksa tutulmadı mı? Ayakkabıların ucu
sivri değil ve o epey kapalı ayakkabılar demode olmağa başladı. Şöyle şimdi
burada da fiyonglar var. Ben hep alçak topuk giyiyorum, ince bacaklarımla en
iyisi böyle. Daha sonbaharlık ve kışlık hiçbir şey bakmadım.
Kız bu ev yüzünden para da
kalmadı ya. Belki Ağustosun sonunda N.Y. gidersem şöyle bir etrafa bakınırım. Hiç
bir şey yapmadık bu yaz ev yüzünden. Ordan bari gidip fuarı görelim dedik. Ben
Washington, P.C ye gelmek istiyordum ama olmadı seneye artık.
Paltolar bele oturmağa başladı,
eyvah benim için kara haber. Belden deyince hep aklıma senin mavi manton gelir.
Kolejdeyken yaptırmıştın hani çok beğenirdim. Her şey bele oturmağa başladı
gibi. Ben ise shiflerden filan çok memnundum pek bir şey göstermezlerdi diye
ama daha birkaç sene böyle şeylerle idare ederiz.
Geçenlerde gazetede okumuştum.
Hanife Dayı nişanlandı diye. Demek Seval le nişanlısının arası bozuldu, ne oldu
ayrıldılar mı?
Arkadaşlarla seyahate
çıkacaktınız, çıktınız mı?
Ah, İstanbulu nasıl özlüyorum
sorma, nasıl bir sene gibi koca bir zaman geçti bilmem, geçenlerde bir …. De “…
Russia …. ….” oynuyordu. Hadise İstanbul’da geçiyordu artık benim halimi
göreceksin nasıl -….- hissettim kendimi sorma.
İki hafta evvel filadelfiyaya
gittim. Anitayla buluşup alışveriş yaptım. …….. için havlular, arap …..,
….basket filan hoş şeyler buldum orada specally shoplar var ……. için.
Temmuzun onunda Yelda nın (………………………………….)
………. geldi. Kız Çinli, ufacıkta senin boyunca çok şirin bir şeydi. Armstrong
John un girl firendiymiş Margaretle evlenmeden evvel. Karı-koca (yani Yeldanın
kocasının kardeşi evli kızla). English T.V. sinde meşhurmuşlar filan. Neyse çok
şirin bir yüzü vardı epey de cana yakın bir şey. Onun için parti vardı. Nasıl
bıktım bu partilerden sorma.
Görüyorsun evle uğraşmakdan hiç
enteresan bir şey yapmadık.
Sana biraz yaptığımız inşaattan
bahsedeyim. ….., porden room ve …. ….. ekledik. Birinci kata çamaşır makinesi
ve kurutma makinesi için bir yer yaptık ve folding room koyduk, kapatınca bir
şey belli olmuyor.
Tuvalet böyle: (çizim yapmış)
Bir duvardan öbürüne uzanıyor ….,
çekmeceler beyaz formica altın çizgilerle. Üstü ……. Formica içinde sarı var
biraz, …………………….
Ayna altın çerçeveli, gayet hafif
işlemeli çerçeve. Fila. dayken alttan ….
…. …. Disk falan aldım. Havlular (küçük) …. Gree ve yellow küçük sabunlar da
aldım yeşil ve sarı yani yeşili …. Color olarak kullandım, evimde her şey beyaz
ve sarıydı.
Dem de koca bir devasa büfe (oda
bütün ceviz kaplı) gayet esaslı oldu. Tavanda …. light.
ÇİZİM
İşte havadisler bu kadar, aklıma
geldi, ben tığ gibi oldum diyorsun. İstanbulda ……. Epey zayıflamıştım. Buraya
geleli 4 kilo kadar aldım. Artık resim gönderme vakti geldi. Çektirince
yollasana bir tane göreyim. Ben de sana öbür mektup da yollarım çekmeğe
başladık.
İdeal Tepe ne oldu artık oralara
gitmiyorsundur herhalde.
Hadi artık mektuba burada
kısıyorum, ablalarıma selamlar. Benden de sana selamlar var, Tuna ve Erol hem
de “….. of kisses”
Meral
35 N.ATHERTON AVE KİNGSTON PA
Meraklısı İçin Mektubun
Gönderildiği Ev: