Sevgili Nuri Kardeş,
Bir haftadır aşağı yukarı mektup
almıyordum. Bu sabah 4 tane birden aldım. Tuhaf şey 4 ününde zarfları aynı 2
nişanlımdan, 1 senden, bir evden.
Geçelim bunu da. Nihayet geçen
hafta cumartesi günü Modern san'atlar müzesine gittim. Alliance Fr. İle
gidiyorum artık böyle yerlere. Mükemmel bir şey. Fransızca dinliyorum. İzahat
almış oluyorum. Fevkalade bir şey. Hakikaten harika bir yer. Reproductionlarını
gördüğüm resimlerim sahicilerini görmek. Pazar günüde Rodin ve Bourdelle
müzesine gittim. Bunlarda harika idi. Meşhur olduğu için söylüyorum Rodin'in
düşünen adamını gördüm. Sende görmüş olmalısın. Ben onu tek bir heykel
sanıyordum. Meğerse bir kapı için yapılmış bir komposizyonun bir parçası imiş.
Resim almak yasaktı. Ama punduna getirip 4 tane fotoğraf aldım. Düşünen adam,
Kapının tamamı ve bourgeis de Calais. (2 tane). İyi çıktılarsa gösteririm
geldiğimde.
Yarın dene Al. Fr. İle Louvre'a
gideceğim. Grek Heykeli kısmı gezilecek.
Bilet işinin olduğuna cidden
sevindim. Sağ olasın. Parisi nasıl anlatayım sana. Aslına bakarsan paris ama
meşhur parisi dillere destan parisi kastediyorum. Bizim şehrimiz değil Sevgili
Nuri. Bak anlatayım neden?
Şu meşhur paris evvela eylence
şehri dinlenmeye daha doğrusu dinlendiğini sanıp daha fazla yorulmaya ihtiyacı
olan zengin amerikalıların. nereden buldukları belli olmayan (parayı tabii,
veya Amerikan Express bank (Travel Cheque) :)
Türklerin şehri= Çalıştığım
ajansa asgari günde 4-5 tane Türk travellers cheque getiriyor= Onlar yalnız
para harcamayı Moulin Rouge'u, Folies
Berger'i, Belkide Maxim's'i düşünüp yiyip içip eyleniyorlar. Onların aradığı
her şey var. Pariste 20 gün kadar oluyor. Metroda 2 çocuk, 2 kadın 1 erkekli
bir Türk ailesine rastladım. Kadının elinde bir paket (Creation ..... Fath)
yazılı üstünde dönerken belkide bir hızlı manto alırlar olur biter. Birde arada
sırada dönüşte tabii. Dostlarına "Ben Paristeyken" derler. (Senin
Sevimli Ben paristeykenlerin bu .... dahil değildir bilesin). Belki de parisin
sıcağından şikayet edip hiç 20° den yukarı çıkmadı. Gelecek sene Cote d'Azur'e gitmek
niyetinde olduklarını söylerler olur bityer be Nuricik.
Paris bir bunların şehri Nuri. Bu
gibi kimselerin anlatacağı çok şey olacaktır eminim.
Paris belki birazda Türk
Talebelerinin şehri. 70.000 Fr. alıyorlarmış ayda. 2 tanesine rastladım ve topu
topu 10 dakika konuşup ayrıldım. Bir daha da görmedim. Ayın 20 sinde
paralarının bittiğinden şikayet ediyorlardı. Dün akşam ..... dönüşte 5-6
kişilik bir gruplarına rastladım metroda. Hiç sesimi çıkarmadan çevrelerinde
durdum hep. Meraktan bakalım ne yapacaklar diye. Hani İstanbulda Yedikuleli
yakışıklı olduğunu sanıp saçlarını yağ küpüne sokan esmer delikanlılar vardır.
Onlar gibi idiler. Ve metroda ayak (Afedersin ceketleri tıpkı o esmer
delikanlılar gibi omuzlarında idi). Tavuk etrafında horoz hani bir tuhaf dönüp
kur yapar (Güvercinde yapar ama bir asildir onunki). Asaletide sıradan gelir ki
1 tek güvercini vardır erkeğin. İşte horoz gibi bir tuhaf dönüyorlardı sarışın
çevresinde. Esmer olmanın verdiği gururla. Concorde,da indirler. Belki
Montmarte,a belki Erbile gidiyorlardı. Bilmiyorum. [(Bu heriflerin hepsi Al.
Fr.de yatıp yiyip içiyorlar, yeni ....... Ağustos imtihanında hiç biri (1
senedir ......) lisan diploması alamadı.] paris birazda bu heriflerin şehri Nuri.
Devlet baba gönderiyor onlara.
Paris birazda kimseye bağlı
olmayan daha doğrusu gayesiz gençlerin şehri. Zenginlerini /samimi değil
yukarıda anlattığıma göre fukara (benim gibi) gazyesizlerin. Ayda 25-30 bin
geçiyor eline belki bu adamın. Bu adam daha çok yola resim çizen (sözde genç
artist-........................) genç artist. Ha Nuricik senin dediğin gibi.
Geceleri Pigalle de fişek atıyoruz.
Gittiğimde gördüm sokaktaki sıraların üstünde amerikan salatasıyla şarap içip
gelip geçen kızlara (tout seul) diye asılıyor. Belkide St. Michel deki
[Cave]larda kafa çekip kestiriyor. İsanın bir sözü var bir yerde rastlamıştım-
Yarınını düşünme- diyor. Aklı başında tefsirciler bunu nasıl tefsir etmişler.
Okudum biliyorum ama geceki o genç bunu bugün yaşa da yarına allah kerim diye
anlamış olmuş bitmiş.
Nuri Usta (öğlen yemeği yedim
geldim).
Biraz da bize gelelim.
Yukarda anlattığım paris benim-bizim-
parisimiz değil. Bizimki de şu: Evvela çalışmak: gidip bankada çalışmak evvela.
-Arenne Paul Doumen 93. Agence K (Pessy)- Sonra daha doğrusu bankada bulunmak
ve Fransızca çalışmak. Al. Fr. Devam etmek. Ancak geceleri saat 10:30 da
otelime döne biliyorum.
Parisin bizim için yaşanacak bize
hitap eden tarafları yok mu. Var. Paris birazda hatta bütün aksi sözlerime rağmen
daha çok bizim şehrimiz. Biz entellektüel(!)ler içinde görülecek çok şey var.
Müzeler, Abideler, Kiliseler, Adalet sarayları vs. vs. Mümkün olduğu kadar
beleşine bu tarafı yaşamaya çalışıyoruz parisin bizde. O kadar Nuriciğim. Bir
Türkle beraber gelmiş 2 gün beraber dolaşmıştık. Ben fotoğraf çektikçe
"Boş ver şu taşların fotoğrafını çekmeyi de ver makinayı önlerinde senin
fotoğrafını çekeyim" diyordu. İşte bizde durmadan bu taşları geziyor
fotoğraflarını çekiyoruz. Fransızcayı öğrendik mi? Eh biraz. Okuduğumu biraz
daha rahat anlıyorum sanki. Derdimi anlatıp dert dinleyecek kadar (hızlı konuşurlarsa
bir bok anlamıyorum) da konuşuyorum. 1 ay daha bıradayım. Maşallah oldukça
faydalı olacak bu geliş benim için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder